İnsan vücudunun kendi kendini onarma gücü çok yüksektir ve bu gücü harekete geçiren belli uyarı noktaları mevcuttur. Bu noktaların vücut üzerindeki yerleri ve uyarıldıkları zaman oluşturduğu etkiler bilinmektedir. İnsan vücudunda yüzlerce akupunktur uyarı noktası vardır ve bu noktalardan 361 tanesi sık kullanılmaktadır.
Her noktanın farklı bir etkisi vardır. Bunların içinden hastaya uygun olanlar seçilir ve her hasta için ayrı bir tedavi programı oluşturulur. Önemli olan doğru bir teşhis koyduktan sonra, hangi noktalara uyarı yapılacağıdır. Çünkü akupunktur tedavisinin etkisi iğnenin kendisi ile ilgili değildir, akupunktur noktaları ile ilgilidir; ve bu etki, ilgili noktaların uyarılması ile ortaya çıkar. Eğer tedavi sırasında doğru noktalar uyarılamazsa, yapılan tedavinin herhangi bir etkisi de olmaz.
Akupunkturun etkileri anatomik, histolojik, embriolojik, biyo-fiziksel, biyokimyasal, nörofizyolojik ve fizyolojik mekanizmalarla açıklanmaktadır. Özellikle analjezik etkisi üzerine yapılmış birçok bilimsel çalışma yayınlanmıştır.
Son yıllarda yapılan çalışmalarda, akupunktur noktalarının vücudun diğer bölgelerine göre farklı bir yapıya sahip olduğu gösterilmiştir. Bu noktaların %80’i triger (tetik) noktalarıdır ve özellikle kan ve lenf damarlarının etrafındaki vejetatif sinir liflerinin yoğun olduğu yerlerde bulunduğu gösterilmiştir. Yani iğne batırıldığında, uyarılan yapılar burada bulunan perivasküler sempatik pleksus, sempatik ve parasempatik sinir lifleridir. Bunlar, iğne ile yapılan uyarıyı aksiyon potansiyeline çevirebilen önemli yapılardır.
Akupunktur tedavisi öncelikle, sinirsel iletimde meydana gelen bozuklukları gidermek suretiyle bedeni regüle eder ve bu şekilde hastalıkları tedavi etmeye yardımcı olur. Vücut, kulak, kafanın saçlı derisi, ağız içi, dil ve diğer bölgelerde bulunan akupunktur noktaları, otonom (vejetatif) sinir sisteminin düzenlenmesi açısından oldukça önemlidir.
Vücudumuz aslında büyük bir eczane gibidir. Bazı akupunktur noktalarının beta endorfin, enkefalin, serotonin, adrenalin ve dopamin gibi maddeleri salgılatma özelliği vardır. Bu da akupunkturun pek çok hastalığın tedavisinde kullanılmasına neden olur. Bağımlılık tedavilerinde de tercih edilen bir yöntemdir. Madde bağımlılıklarının tedavisinde akupunkturun etkisi, dopamin salınımını artıcı özelliği ile açıklanmaktadır.
Akupunkturun etkileri şu şekilde sıralanabilir.
1- Analjezik (Ağrı Kesici) Etki:
Akupunkturun bilinen en önemli etkilerinin başında ağrının giderilmesi gelir. Baş ağrıları, kas ve iskelet sistemi ile ilgili ağrılar, romatizmal ağrılar gibi pek çok hastalıkta ağrı kesici etkisi vardır. Bu etkiyi beta endorfin salgılanmasını artırarak sağlar. Ancak ilerlemiş bir hastalık tablosu söz konusu ise bunu geri çevirme özelliğine sahip değildir.
Endorfin vücudun kendisi tarafından üretilen ağrı kesici bir maddedir. Beyinden salgılanır ve morfinden bin kat daha fazla ağrı kesici etkiye sahiptir. Bazı noktaların uyarılması, bu doğal ağrı kesici ilacın salınmasına neden olur.
2- Sedasyon (Sakinleştirici) Etki: Akupunkturun sakinleştirici ve rahatlatıcı etkisi vardır. Pek çok hastalığın tedavisinde bu etkiden yararlanılır. Bu etki endorfin, dopamin ve serotonin seviyelerinin artırılması ile oluşturulur. Serotonin mutluluk hormonu olarak da bilinir.
3- Bağışıklık Sistemini Güçlendirici Etki: Akupunktur vücudun hastalıklara karşı direncinin artırılması ve bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesinde kullanılır. Bazı noktaların uyarılması, çeşitli immünglobulinlerin salgılanmasını artırarak vücut direncini yükseltir. Bu yüzden enfeksiyonlara karşı mücadelede yardımcı etkisi vardır.
4- Homeostatik (Düzenleyici) Etki: Akupunktur noktalarının uyarılması sempatik ve parasempatik sinir sistemini yani vejetatif sinir sistemini (VSS) dengeler ve fonksiyonlarını düzenler. Ancak iletide engeller varsa etkinliğini yitirir. Hipokrat, canlıların kendi kendilerini iyileştirme kudretleri olduğundan bahsetmiştir. Akupunktur noktalarının uyarılması vücudumuzda bu gücü harekete geçiren yöntemlerden bir tanesidir. Böylece organizma, kendi olanaklarıyla hastalığın ortadan kalkmasını sağlar. Tedavinin temel hedefi, vücudumuzun regülasyonu yani düzenlenmesidir.
VSS’nin düzenlenmesi ile doku ve organların daha iyi beslenmesi ve kanlanması sağlanır. Vücudumuzun tüm yaşamsal faaliyetleri VSS’nin kontrolü altındadır. Bunlara örnek olarak kalp ve solunum fonksiyonlarının düzenlenmesi, böbreklerin çalışması, terleme ve batın organlarının çalışması, metabolizma, ısı dengesi, vücudumuzda bulunan pek çok mineral ve iyon dengesinin ayarlanması ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi gibi pek çok fonksiyonu sayabiliriz.
Özetle akupunktur; organizmanın kendi kendini tedavi etmesine olanak sağlayan bir metottur. En önemli özelliği de ilaçların aksine, yan etkisinin olmamasıdır.
Kaynak:
Hüseyin Nazlıkul – Akupunktur&Tamamlayıcı Tıp Kitabı
www.huseyinnazlikul.com